Şah Hatayi Ezel bahar olmayınca Selçuk Harput
Автор: Selçuk Harput
Загружено: 2025-06-03
Просмотров: 502
@harputselcuk @alevitentumlernen-sahhatay4015 @sahismailhatayi4214
Üniversite yıllarımın neredeyse sonlarında Şah Hatayi ile Şah İsmail’in aynı kişi olduğunu öğrenince hayretler içinde kaldım. Öğrendiğimiz tarihin ne kadar eksik bırakıldığını üzülerek anlamış oldum, türküler sayesinde öğrendiklerim için bir kez daha şükürler olsun dedim. Türkülerin bana anlattıklarını topladığım bu kitapta Şah Hatayi ’den kısaca da olsa bahsetmeseydim çok eksik kalacaktı.
Bazı hayatlar vardır ki hiç bitmez, bedenleri yok olup gitse de dünyadan izi silinmez, nesilden nesile etkisi sürer gider. Şah İsmail, namı diğer Hatayi de işte böyle biri. Anadolu Aleviliğinin inanç yapılanmasında yaptığı etki, zamanı hiçe sayıp günümüze kadar geldi. Alevilerin ve Bektaşilerin gönlünde kazandığı sevgi, saygı hiçbir zaman eskimediği gibi yedi ulu ozandan biri sayıldı.
Tasavvuf anlayışının oluşturduğu hamurun 16. Yüzyılda yeniden yoğurulduğu ve yeni bir şekil verildiği görüldü. Bu şekil, işte bizim bugün kızılbaşlık olarak bildiğimiz şekildir. Hatayi, yani Şah İsmail bu süreci başlatandır. Yani o hamurun yoğurulması ve kalıba konulup şekil verilmesi sırasında herhalde herkesten çok onun damgası vardır. Zaten bu yüzdendir ki yedi ulu ozanlar içerisinden en ulusu kimdir diye seçecek olsanız, o kişi, kuşkusuz bu toplumun benimsediği geleneğe en derin damgasını vurmuş olan Hatayi’dir.
Küçük yaşta kaybedilen baba, sıkıntılar, hapisler, kaçıp izlenmeler, Hatayi’nin yaşamının özeti başlangıçta böyleydi, ta ki Safevi devleti kuruluncaya kadar. 1486 yılında doğdu. Babası Şah Haydar o çok küçükken öldü. Akkoyunlu Beyi Yakup Bey tarafından iki kardeşiyle birlikte bir kalede hapsedildi. Daha sonra dayısı onları Şiraz’a götürdü. Değişik bölgelerin ardından Lahican’a geldi ve burada gizlenmek zorunda kaldı. Çocukluk döneminin kilit sözcüğü gizlenmekti.
Tıpkı kaçıp gizlenmesi gibi, yazma eylemi de çocukluk döneminde başladı. Şiirleri kısa zamanda kulaktan kulağa dört bir yana yayıldı. Eserlerinde kullandığı Türkçesi o kadar öz ve duruydu ki kısa zamanda özellikle Anadolu Alevilerinin ve Bektaşilerin dikkatini çekti. Bugün Şah İsmail’in söylediği şiirlerin sadece Anadolu’da, Anadolu Alevi Bektaşi cem ve sabah ayinlerinde değil, bütün Bektaşi ve Alevi kültürünün yayıldığı coğrafyaların hemen tamamında söylendiğini, dile getirildiğini görüyoruz. Şah Hatayi siyasi liderliğinden çok ozan kimliğiyle, bizim coğrafyamızda ve özellikle Alevi Bektaşi inancı içerisinde çok büyük bir etkiye sahip olmuştur. Kendi kimliğini de Hazreti Ali soyundan olup Ali İsmail’den gelme olarak ifade etmiş. Böylece hem siyasi hem de sosyal, iki kimliği ona ayrı bir değer kazandırmıştır.
Osmanlı devletinin geniş coğrafyada hüküm sürmesi ve imparatorluk boyutuna erişmesi bazı sorunları da beraberinde getirmiş, sarayla halkın arasının açılmasına neden olmuştu. Üst düzey görevlerde Türkmenlerden çok diğer milletlerden insanlar bulunuyordu. Anadolu halkı adeta önemsenmiyor ve göz ardı ediliyordu. İç bölgelere gönderilen yöneticilerin keyfi tavırları da halkın bir kesimini Osmanlı’dan uzaklaştırıp Şah İsmail’den etkilenmesine neden oluyordu. Şah İsmail, Yavuz Sultan Selim ile Çaldıran’da yaptığı savaşın sonunda yenildi ama izlerinin günümüze kadar devam ettiği bir sürecin de başlangıcı oldu. Şah İsmail, 1524 yılında 37 yaşındayken öldü.
Evet, Hatayi sadece 37 yıl yaşamıştı ama
Ela gözlü pirim geldi, duyan gelsin işte meydan.
Dört kapıyı kırk makamı, bilen gelsin işte meydan
Diyen aleviler onu hiç unutmadı. Çünkü o inançsal açıdan Alevileri, Hacıbektaş Veli’den sonra en çok etkileyen kişi oldu.
Anadolu Alevileri onun eserlerini genellikle en etkili yöntem olan müzik eşliğinde icra ederlerdi. Türk olması, çok az bir kısmı hariç şiirlerini akıcı ve anlaşılır yazması, eserlerinin dedeler ve zakirler tarafından okunması çok önemli oldu. Çünkü bu sayede halkın gönlüne taht kurdu.
Şah İsmail zamanında İran’da sarayın resmi dili Türkçe idi. Sarayda halk ozanları bulunur, sürekli türküler okurlardı. Şah İsmail beyleriyle birlikte olduğunda, geride duran ozanlar koçaklamalar söyleyerek onları överlerdi. Yani tam olarak Dede korkut geleneği yaşatılıyordu.
Şah İsmail Hatayi içli, sade ve akıcı şiirler yazdı. Anadolu Alevileri bu şiirlerde kendini buldu. Üstelik Şah İsmail Hatayi Türkçenin gelişmesine büyük katkıda bulundu. Pek çok şiir türünü eserlerinde ustalıkla kullandı. Eserleri dikkatle incelendiğinde, Arapça ve Farsça bildiği için, Kur’an ayetlerini şiirlerinin arasına ustalıkla yerleştirdiği görülür. Bu nedenle Alevilerin dini eğitimine de oldukça büyük katkısı olmuştur.
Доступные форматы для скачивания:
Скачать видео mp4
-
Информация по загрузке: