Taylor Swift - Robin (Türkçe Çeviri)
Автор: Nazlı Hilal
Загружено: 2024-04-25
Просмотров: 3097
"Hiç düşünmeyi bırakıp, tekrar başlamayı unuttuğun oldu mu?"
Robin ismini seviyorum. Bu yüzden bu şarkı direkt ilgimi çekti.
Taylor şarkıda bir çocuğun hayal gücünü ve masumiyetini anlatıyor.
Kana susamışlık, çocuğun henüz evcilleştirilmemiş yani sınırlandırılmamış olmasını gösteriyor.
Yavaşlatılmış kısıtlı saatler derken çocukluğun kısacık olduğunu, bu yüzden ne kadar geç büyürse o kadar iyi olacağını anlatmaya çalıştım.
"bounce back" Türkçeye çevirirken nasıl anlamlı olur bilemedim. Bu yüzden kelime çevirisi yerine açıklamayı tercih ettim.
Çocuk her ne kadar bazı şeyleri merak ediyorsa da büyümesine hala vakit var. Bu yüzden çamura batabilir, salıncağında sallanabilir, dinozorları ile oynayıp yusufçukları kovalayabilir.
***
Ayağa kalkmak için mücadele ediyorum epeydir. Fakat pembe bir örtünün arkasından dünyama bakmaya çalıştığımı fark edeli çok olmadı. "İyiyim, her şey yolunda, sorun yok" gibi sözcüklerle kendimi öyle güzel kandırmışım ki yakınlarda bir ihtilal yaşandı zihnimde. Pembe örtüyü yırtıp attım gözlerimden. Şimdi daha net görebiliyorum penceremin ardını. Savaş meydanından bir farkı yok. Her gün sabırla suladığım, güneşini eksik etmediğim ağaçlarım yanmış; diktiğim binalar temelinden sarsılmış, paramparça olmuş. Özenle, şefkatle inşa ettiğim o güzel şehrim yağmalanmış. Pazartesi gecesi. Şehrimi yıkıntı içinde gördüğüm ve umudumu kendi ellerimle yerin yedi kat altına gömdüğüm geceydi.
Ayın on dokuzunda dedemi kaybettim. Bir haftadır yoğun bakımdaydı, aslında bir şeylerin yolunda olmadığını anlamıştık. Ölüm haberini aldığımda dersliğe doğru gidiyordum. İçimden o derse hiç girmek gelmemişti sabah uyandığımda. Öyle de oldu. Cuma, cumartesi, pazar ve pazartesi evin yüzünü göremedim. Kendi içsel sıkıntılarım ile büyük bir savaşa tutuşmuşken yaşamın bu gerçek darbesini beklememiştim. Soyut şeyler mi daha çok acıtır, somutlar mı bilemiyorum. Ölüm hakkında hep ılımlı bir havada oldum. Bu düşüncem hala değişmedi. Hepimiz bir gün gideceğiz. Bizden öncekiler de gitti. Eğer bu dünyada kalıcı değilsek ve bu dünyanın sevilecek pek bir tarafı yoksa, öyleyse daha iyi bir yer olmalı değil mi? Hiçbir zaman buraya ait hissetmedim. Dediğim gibi uzay gemimin beni almasını bekliyorum.
Pazartesi gecesi. Uzun zamandır, en son ne zaman bunun olduğunu gerçekten hatırlamıyorum, böylesine uzun ve yıpranacak kadar ağlamamıştım. Güçten düşene ve uyuyakalana dek ağlamışım. Tutunacak bir şey aradım o an. Ağlıyordum, zihnim karmaşıklaşıyor; geçmişten anılar getiriyordu gözümün önüne. Çığlık atmak, ruhumu bedenimden ayırmak istiyordum. Öylesine ağır hissediyordum ki vücudum bir kum torbasından başka bir şey değildi sanki. Tutunacak bir şey bulamadım. Bulamayınca gitmek istedim. Nereye olursa olsun. Tutsak gibi hissettirdi dünya. Etten bedenim ruhumu sarmalamış, kaçmama izin vermiyordu. Müthiş bir ağırlığı attım üzerimden o gece. Ayların, belki yılların, birikmişliği parçalarını atmaya başladı. Artık kendime daha dürüstüm.
Birkaç senedir hedeflediğim ideal insan modeline ulaşmak için kendimi sıfırdan inşa ediyorum. Öğreniyorum, doğruyu bulmaya çalışıyorum, soru soruyorum. Ben sürekli korktum. Bu korkularım zamanla el değiştirse de hep bir korkum vardı. Büyümekten korkuyordum mesela. Yetişkinler gibi olmak istemiyordum. Zorundalık gibi hissettiriyordu bazı şeyler. Halbuki büyümek demek sevdiğin "saçma" şeyleri ardında bırakmak demek değilmiş. Zamanla öğrendim. Şimdi de ruhumu kaybetmekten korkuyorum. Alec'in nuance diye bir şarkısı var. Daha özgü bir tabirle "nüansımı" kaybetmek istemiyorum. Zihnimdeki yol göstericim bana her zaman umutlu olmam gerektiğini söyledi. Umudumu kaybettiğimde gökyüzüne bakmamı, kendi yıldızımı bulmamı öğütledi. Küçük Hilal'i kucakladı, ona bambaşka evrenler gösterdi. Hayalperest olmanın yanlış olmadığını öğretti. Sevilebileceğimi, sevebileceğimi öğrendim. Kendimi sevmeyi öğrendim. Kendimi tanımaya başladım. Öylesine güzel bir şehir inşa etmiştim ki şimdiye dek! O gece orayı bombalanmış görmek benden aklımı ve kalbimi koparıp götürdü.
Albümü dinlerken bu şarkıyı defalarca art arda dinledim. Algıda seçicilik sanırım. Bir çocuğun henüz dünyanın zalimliğiyle tanışmadan, kalıplardan ve etiketlerden ayrı oynayıp eğlenebilmesi ne hoş... Bana göre zor olan iyiyi ve kötüyü bilip o zalimlerden birisi olmamayı başarabilmek. Hitler de çocuktu bir zamanlar. Seçim bizim elimizde. Bu şarkı benim için özel olacak. Her dinleyişimde bu günleri hatırlayacağım. Yaşadığım o geceyi unutmamak için de elimden geleni yapacağım. Çünkü şehrimi yeniden onarmaya başlıyorum. Aylar, yıllar sonra eskisinden katbekat iyi olmasını umacağım. Bunca zamandır bildiğim tek şey düştüğüm yerden kalkmak oldu. Umudumu kaybedersem sadece kendime değil, büyürken yanımda olan herkese ve küçük kendime ihanet etmiş olurum. Belki zor olacak. Ama tatlı yanı da bu. Göğe bak, yıldızını bul, ruhunu besle, yola devam et. Ayrılacağım gün geldiğinde savaştım diyebilmeyi çok istiyorum.
Ayı Winnie ve Christopher Robin arkaya çok yakıştı.
Доступные форматы для скачивания:
Скачать видео mp4
-
Информация по загрузке: