LEVH-Ü MAHFUZ (İnsan-ı Kamil) 05.04.2006 - BL38F
Автор: İrfan Sohbetleri
Загружено: 2021-05-12
Просмотров: 2491
İnsan-ı Kamil kitabı download https://goo.gl/7FkPD1
İnsan-ı Kamil Playlist • İNSANI KAMİL - Abdulkerim Cili (Abdulkadir...
Bir nefs ki bizzat âlemin ilmi ile doludur; Ey âdemoğlu, o bizim LEVH-Ü MAHFUZUMUZ’dur. Varlığın suretleri dahi hep birden işlenmiş; Onun kabiliyetine. gizli yanı hiç yoktur. İlâhiyle temiz olur, safasını bulursa; Kara buluttan gelen zulmet hüznü onda yoktur. Artık eşya ona zâhir olur, kendi özüne; Âlemin cümle gizli yanları da açık durur. Öğren. Bu uğurda, Allan sana hidayet nasib eylesin. LEVH-Ü MAHFUZ: Hakka bağlı ilâhî nur olup halka nisbet edilen müşahede makamlarında tecelli etmektedir. Heyulânın anası odur; heyulâ ise. LEVH-Ü MAHFUZ’ da basılı olmayan hiç bir sureti gerektirmez. Heyulâ bir suretin olmasını gerektirdiği zaman; ki bu da heyulânın hükmüne göre olur. Bu oluş ise. ister hemen olsun; isterse mehilli bir zamanda olsun. kalem o suretin icadını LEVH-Ü MAHFUZ’ a yazar. Heyulâ da, o sureti gerektirmiş olduğundan; icadı mutlak gerekli olur. Bu mananın bir icabı olarak, ilâhiyun şöyle demiştir: Heyulâ, bir suretin olmasını gerektirdiği zaman; suretleri verene, o sureti meydana çıkarmak hak olur. Onların: Suretleri verene hak olur demeleri, bir bakıma söz gelişi olur, tersi kabilinden sayılır. “Allah’a haktır ki; dünyada yükselttiğini, tekrar düşüre.” Bu manadan: Allah’ın bunu yapması mecburîdir; yapması vaciptir gibi mana çıkmaz. Bütün mevcudatın baskısına sahip bulunan ilâhî nur için: Nefsi küllî tabiri kullanılır. Bu ilâhî nur, yukarıda da izah edildiği gibi: LEVH-Ü MAHFUZ. Olarak anlatılır. Kalem-i âlânın bu nura yazdığını idrâk: Ancak, bu nurun yüzlerinden bir yüze olabilir.Bu yüz için ise, bizde: Akl-ı küllî tabiri kullanılır. Sonra LEVH’de takdir vardır; ki bu: Kesilen bir vakitte, özel hal ile muayyen surette halkın meydana gelmesi hükmüdür. Ve bu tecelligâh: Kalem-i âlâ tabiri ile anlatılandır. Bizim istilâhımızda ise, kalem-i âlâya: Akl-ı evvel tabiri kullanılır. Nitekim bu: Yeri geldiğinde, daha geniş anlatılacaktır. Üstte kapalı bir ifade ile anlatılanı şu misalle açabiliriz: Hak bir hüküm vermiştir; Zeyd’in icabı babında. Şu şekilde ve falan yerde falan zamanda. Onun bulunduğu mahal ise. anlatılan iktizanın beyanıdır ki, LEVH-Ü MAHFUZ odur. Bu manada LEVH-Ü MAHFUZ için: Nefs-i küllî tabiri kullanılmıştır. Bu gibi bir hükmün varlıkta icadını iktiza eden emre gelince. o da, ilâhî sıfatın iktizasıdır. Bunun için de Kaza tabiri kullanılır. İş bu kazanın tecelligâhı kürsîdir. Yukarıda anlatılanları okuduktan sonra: a) Kalemden murad nedir?b) LEVH’ ten murad nedir?c) Kazadan murad nedir?d) Kaderden murad nedir? Bütün bunları anlamaya çalış. LEVH-Ü MAHFUZ ilmi: Allah ilminden bir nebzedir. Allah-ü Taâlâ o ilmi: Hikmet nizamına göre yürütmektedir. Hakka bağlı cephenin hakikatleri iktizasına göredir. Bu ilim çeşidi: Varlıkta kudretin meydana çıkması şeklinde zuhur eder. İşbu ilim çeşidi: LEVH-Ü MAHFUZ’ da sabit değildir. Ancak bu gözle görülen âlemde zuhur edeceği zaman, LEVH-Ü MAHFUZ’ da görülür. Bu âlemde zuhurundan sonra, orada yine görülmez olur. LEVH-Ü MAHFUZ’ da bulunanların tümü: Bu hisse bağlı âlem varlığının başlangıç ilminden; taa kıyamete kadar olacakların hepsi vardır. LEVH-Ü MAHFUZ’ da cennet ve cehennem ehlinin ilmi: Tafsil üzere değildir. Çünkü bu tür ilim: Kudretin meydana çıkması sayılır. Kudret işi ise. müphemdir. Muayyen değildir. Ancak kudret ilmi LEVH-Ü MAHFUZ’ da, mutlaka bir şekilde bulunur. Eğer verilecek bu nimet, ayrıntılı bir şekilde anlatılacak olsa. Cehennem ehlinin durumu da aynı şekildedir.LEVH-Ü MAHFUZ’da geçerli olan mukadder şey iki çeşittir: a) Bir mukadder ki, tağyir ve tebdil edilmesi imkânsızdır. b) Bir mukadder ki, tağyir ve tebdil edilmesi mümkündür. Şimdi bunları biraz açalım. Tağyir ve tebdili mümkün olmayan mukadder işler: Bu âlemde ilâhî sıfatların iktizalarıdır. Bunlara ait varlıkların yok olmaları imkânsızdır. Tağyir ve tebdilleri mümkün olan mukadder işlere gelince; bunlar: O şeylerdir ki, onları bu âlemin kabiliyetleri iktiza etmiştir. Ama, mutad hikmet nizamına göre. Yüce Sübhan olan Hak: Onları bu tertib üzere yürütür. LEVH-Ü MAHFUZ’ da yazılan kaza yerini bulur. Yani: Kendi başlarına buyruk olmamalarıdır. Dolayısı ile, vaki olacak şey bazan olur; bazan da olmaz. Mümkün ise. bir şeyi kabul ederken; o şeyin zıddını da kabul eder. Kabiliyet bir şeyi iktiza ederse. kader o şeyi nakzedenin vukuu ile yürür. Böylece, o şeyi nakzeden şey de, o kabiliyet iktizasınca olur. Bu ise zevke dayalı bir iştir. Akıl bunu, fikri nazarı yolundan idrâk edemez. Resulullah S.A. efendimiz, ancak mübrem kazadan Allah’a sığındı. “Allah, dilediğini imha eder; dilediğini sabit kılar. Ana kitap onun katındadır.” ( 13 / 39 ) “Allah’ın emri, herhalde yerine gelen bir kaderdir.” ( 13 / 39 ) Zaten Allah-u Taâlâ’nın bir kimseye mübrem kazayı bildirmesi şefaat babında onun lehine izindir. “Onun izni olmadan katında şefaatçı olacak kimmiş?.” ( 2/255 ) Bilesin ki. LEVH-Ü MAHFUZ.
Доступные форматы для скачивания:
Скачать видео mp4
-
Информация по загрузке: