Anadolu Bu, Ne Güzelliği Biter, Ne Derdi Tükenir... Kadir Ünder'le Bir Sohbet
Автор: Ayhan Aydin
Загружено: 2025-12-21
Просмотров: 49
Yaşamın İçinden İnsan Öyküleri, Köyden Kente Hayat Mücadelesi, Kadir Ünder
Yıllar yılı Şahkulu Sultan Dergahı’nda güler yüzüyle, saygılı davranışlarıyla dikkatimi çeken Kadir Ünder Dedemizle daha önce de sohbet etmiştim. Bugün de bu konuşmaları kayıt altına alalım ki, elbette bir araştırmacının, bir dostun işine yarar, dedik. Şahkulu Sultan Derhahı Mehmet Ali Hilmi Dedebaba Salonu’nda kendisiyle bir söyleşi gerçekleştirdim.
Kadir Ünder (1950)
Kökleri Tokat Almus Hubyar Köyü, Hubyar Ocağı’ndan olan Kadir Ünder’in dedeleri bu köyden Sivas Hafik Adamlı Köyü’ne gelip yerleşmişler.
Söyleşimde Kadir Ünder’den şu bilgileri derledim.
Kendi ifadesine göre; üç kardeşlermiş Hatip Efendi, Ali Efendi, Kadir Efendi. Efendim bunlar buradaki taliplerin üstüne (onları görmeye (cem yapmaya)) geliyorlarmış. Hubyar tepenin, dağın başı, bu köyde yazı görülüyor, buraya “yurt bağlayak” demişler. Köylüler de onlara yer yurt yeri vermişler, böylece bu köye yerleşmişler. Bizlere Hatipliler denir. Emmideşlerimizle buraya yerleşmişiz.
Dedemin ismi Kadir, Babaannemin ismi Taçlu, Babamın ismi İlyas, annemin ismi Sultan.
Dedem askere gidiyor, orada kalıyor. Babaannem Taçlu babamı bırakıyor, kocaya gidiyor. Babama emmideşlerim bakıyorlar. Babam çok zahmet çekmiş. Babam çok iyi bir insandı. Dedelik yapardı, elinde olmayanlara yardım ederdi, dedelikten aldıklarını ihtiyaç sahiplerine verirdi. Ama anneme zulmederdi.
Bizim köyde okul yoktu. Bir dede okuma yazma öğretiyordu. Ama bize zahmet veriyordu, dereden keven ıslatıp bizlere taşıtıyordu. Bir gün elime keven dikeni battı canım yandı, ben de ona karşı çıktım, okumayı bıraktım. O günden sonra okuma yazmam olmadı, ben bunu onun gargışına bağlıyorum. Babaannemlere de “Canak Ocağı” denir. Annemlere “Hacıgiller” denir. Bunlar hep ocaktır, Hubyar’dan ayrılmadırlar.
Zaman zaman babamla Hubyar’a giderdik. Orada bizim akrabalarımız olan iki ev vardır, onlara da Hatipliler denir. Ben küçükken cemlere girdim. Hizmet ettim. “Kizir”cilik yaptım. Ben bekçi idi. Köyümüzde saz çalanlara âşık denir. Bizde Aşığ İbo vardı, çok iyi saz çalardı.
Bizler Hızır Orucunu aynen Muharrem gibi tutarız. Su içmeyiz, yıkanmayız. Orucu yedi gün tutarız. Bizde cemlerde birlikte kurban alır, keseriz.
Bizde “Kelekçi” oyunu vardır. Buna saya denir. Kışları çoğunlukla gençler oynarlar. Köylülerden bir şeyler toplarlar, sonra bunlar cemde toplanır, yenir. Yani bizde bu oyun olduğu zaman cem de olur. Cem yapılır, lokmalar yenir, geç de olsa, bu oyun oynanır.
Bizim köyde; Çörmük Baba, Peyik Baba, Gül Yusuf Baba, Güleyik Baba, Değnekçi Baba türbeleri vardır.
Köyümüzde cemevi de vardır. Almanya’da yaşayan Ali Dedemiz evinin yerini bağışladı, oraya hep birlikte bir cemevi yaptık.
Eşimin köyü Zazara Köyü’dür. Orası da çok güzel bir köydür.
Ben yıllar yılı belediyede çalıştım. Bir gün buralardayken Şahkulu Sultan Dergâhı’ndan çıkanları gördüm, burası nedir, dedim. Burasının Alevi türbesi olduğunu anlayınca ben de gelip gitmeye başladım. Ben de yardımcı oldum.
Babam beni dövünce İstanbul’a kaçtım. Dayımlar bana sahip çıktılar.
Eskiden köylerde İstanbul’da insanlar kayboluyormuş, derlerdi. Bizler hep korkardık. Geldiğim de bile ben korkardım.
Hayat böyle gelip geçti…
Muhabbet ehline aşk ile…
20 Aralık 2025
Şahkulu Sultan Dergâhı
Göztepe – Merdivenköy / Kadıköy
Доступные форматы для скачивания:
Скачать видео mp4
-
Информация по загрузке: