Şam'dan Rusya'ya SDG teklifi: Askeri... Suriyeli Bakanlar Rusya'da... SDG İsrail'i işaret etti

ABD’DEN HALEP’TEKİ ÇATIŞMALARA İLİŞKİN AÇIKLAMA

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, sahadaki aktörlerin çatışmaları durdurması istenirken şu ifadelere yer verildi:

"Halep’te yaşanan gelişmeleri takip ediyoruz. Tüm taraflara itidal göstermeleri ve gerilimi daha fazla tırmandırmamaları yönünde çağrıda bulunuyoruz."

Tom Barack’ın, Suriye hükümeti ile Demokratik Suriye Güçleri (DSG) arasındaki iletişimi güçlendirmek ve krizi aşmak için yürüttüğü çalışmaların sürdüğü belirtildi.

SURİYELİ BAKANLAR MOSKOVA’DA – ŞAM’IN SDG’YE KARŞI ASKERİ GÜÇ...

DW Türkçe’nin aktardığına göre Suriye Savunma Bakanlığı kaynakları, SDG'nin anlaşmaya uymamakta direnmesi halinde Şam yönetiminin askeri güç kullanmaya hazırlandığı mesajı Rusya'ya iletildi.

Görüşmenin basına açık kısmında konuşan Lavrov, Suriye ile ilişkilerin karşılıklı çıkarlar doğrultusunda geliştiğini belirtti.

Lavrov, "Bu görüşmede, ikili ilişkiler, bölgedeki durum ve en kilit konu Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğünün sağlanmasına yönelik hedefler ele alındı. Siz (Şeybani) bu görüşmede, uluslararası platformlarda etkileşimimizden memnuniyet duyduğunuzu ve bu etkileşimi derinleştirmek istediğinizi dile getirdiniz. Bu konuyu bugün ele almak için fırsatımız var" ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı Putin:

"Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliği korunmalıdır."

ALDAR HALİL: İSRAİL'İN GÜNDEMİNDE SURİYE'DEN SONRA TÜRKİYE DOSYASI VAR

Aldar Halil:

"İsrail bugün Hindistan’dan başlayıp Suudi Arabistan, Ürdün, İsrail, Kıbrıs üzerinden Avrupa’ya uzanan küresel bir ticaret koridoru hedefliyor. Bu yolu güvenli ve garanti altına almak istiyor. Bu güvenliğin tamamlanması için de Suriye’nin ve Lübnan’ın kontrol altına alınması gerektiğini ifade ediyor. Lübnan’ı kontrol altına almak için de Hizbullah’ı kontrol altına almak istiyor.

Suriye’de ise rejim yıkılıyor ve yeni bir rejim inşa ediliyor. Yani uluslararası güçler kendi çıkarlarını gözetliyor. Bir aşama kalmış; bu aşamadan sonra Kıbrıs sürecine geçilecek. İsrail’den Kıbrıs’a uzanan hattın tamamlanması, Suriye dosyasında önemli bir değişimi beraberinde getirecek. Ardından Türkiye dosyası gündeme girecek. Şu anda tam da böyle bir sürecin içindeyiz.

Bu süreçte, uluslararası düzeyde hangi karar alınırsa alınsın; Kıbrıs, İsrail, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan, Türkiye, İran ve Irak için, hatta Yemen’e ilişkin kararlar söz konusu olduğunda bile Suriye’nin durumu mutlaka hesaba katılmak zorunda."

Sözlerinin devamında da...

PYD’li yetkili, “Hangi ülkenin sorunları tehditlerle çözülebilmiş ki? Zorla bir ülkede barışın sağlandığını kim, ne zaman gördü? Arap Baharı sürecinde Tunus’ta, Libya’da, Mısır’da, Yemen’de ve daha önce Irak’ta rejimler kendi halklarını tehdit ediyordu; sonuç ne oldu? Bu rejimlerin tamamı yıkıldı. Bugün aynı yöntemler yeniden deneniyor ve bu yaklaşım sürerse, Suriye’de durum kaçınılmaz olarak iç savaşa ve daha derin çatışmalara yol açacaktır” şeklinde konuştu.

İSRAİL BASININDAN 'HALEP' ANALİZİ: ŞAM-DSG ANLAŞMASI ÇATIRDIYOR MU?

The Jerusalem Post gazetesi, Halep’teki kanlı çatışmaları "Barış sürecinin çatırdaması" olarak yorumlarken; analizlerde, Türkiye’nin olası bir operasyon tehdidine karşı SDG’nin 2026 yılı için "Kürt Ulusal Konferansı" hamlesine hazırlandığı vurgulandı.

Analizde, ABD içindeki görüş ayrılıklarının SDG’nin kaderini belirleyeceği vurgulanıyor.

Başkan Trump’ın Şam yönetimine sıcak baktığı ancak ABD ordusunun sahada hala SDG’yi desteklediği hatırlatılarak, bu desteğin Türkiye’nin bir operasyonunu engelleyen tek "caydırıcı güç" olduğu ifade ediliyor.

The Jerusalem Post, haber ve analizlerini şu tespitle noktalıyor:

“Türkiye ve Şam yönetimi SDG’yi askeri olarak yutmak için bastırırken; Kürtler, 2026’yı siyasi bir atılım yılına çevirmeye kararlı.”

İsrail basınına göre, ne pahasına olursa olsun “Kürtler kendi kimliklerinden vazgeçmiyor.”