Atina 'Türkler Yorgun' Sandı — Gece Yarısı Gelen Hamle 40.000 Askeri Çaresiz Bıraktı
Автор: Hayatın Gizli Yüzü
Загружено: 2025-12-15
Просмотров: 23704
Atina 'Türkler Yorgun' Sandı — Gece Yarısı Gelen Hamle 40.000 Askeri Çaresiz Bıraktı
12 Eylül 1921. Gece yarısı. Yunan Karargahı, Sakarya Nehri'nin batı kıyısı. Şampanya şişeleri açılıyor. Gülüşmeler. Kutlama havası.
"Beyler!" diye bağırıyor General Papulas, kadehi havaya kaldırarak. "Yarın sabah son saldırıyı yapıyoruz. Ve akşam İstanbul yolundayız!"
Yunan subaylar alkışlıyor. Kadehler tokuşturuyor. "Yaşasın! Zafer bizim!"
Albay Stratigos haritaya bakıyor. Memnun. "Efendim, istihbarat raporları çok net. Türkler bitmiş. 22 gündür savaşıyoruz. Onlar daha fazla dayanamaz. Yarın çökecekler."
"Kesin mi?" diye soruyor Papulas.
"Kesin efendim. Bakın..." Raporu açıyor. Okuyor:
"Türk cephanesinde kıtlık var. Topçu ateşi azalmış. Siperler boşalmaya başlamış. Askerler geri çekiliyor. Moral çökmüş. Komuta karargahı taşınma hazırlığı yapıyor."
Papulas gülüyor. "Taşınma hazırlığı ha? Kaçıyorlar yani!"
"Aynen efendim. Bizim son itişimiz çökertecek onları. Sayılar da bizden yana. Biz 40.000'iz bu cephede. Onlar belki 25.000. Ve bizim askerleri taze. Takviye geldi. Onlarınki yorgun. 22 gün dinlenmeden savaştılar."
Başka subay ekliyor: "Efendim, esirlerden de bilgi aldık. Diyorlar ki Türk askerleri bir günde bir dilim ekmek yiyor. Su bile kıt. Hastalıklar yayılıyor. Dizanteri. Tifüs. Her gün yüzlerce hasta."
Papulas memnun. "Mükemmel. Yarın sabah, şafakta, tüm cephe saldırıya geçiyor. Topçu bombardımanı. 1 saat. Sonra piyade hücumu. Ve Türk savunması çökecek. Bu kadar basit."
Kadehler tekrar tokuşuyor. "Zafere!"
Bu, tarihi bir olayı eğitim amaçlı anlatan bir belgeseldir. İçerikte askeri strateji ve savaş unsurları bulunmaktadır.
Ama aynı anda, 15 kilometre doğuda, Türk karargahında durum çok farklı.
Sessizlik. Karanlık. Mum ışığı. Haritanın üzerinde eğilmiş bir adam: Mustafa Kemal Paşa.
Gözleri kırmızı. Uyumamış günlerdir. Sakalı uzamış. Üniforması kirli. Ama gözlerinde kararlılık var. Sönmemiş bir ışık.
Yanında İsmet Paşa. Fevzi Paşa. İki komutan. Yorgun. Bitkin. Ama pes etmemiş.
Mustafa Kemal haritaya bakıyor. Parmağıyla Yunan pozisyonlarını takip ediyor. Sessizce. Düşünüyor.
İsmet Paşa soruyor: "Paşam... ne düşünüyorsunuz?"
Uzun sessizlik.
Sonra Mustafa Kemal konuşuyor. Sesi alçak. Yorgun. Ama net.
"İsmet. Yunanlılar ne sanıyor?"
"Sanıyorlar ki biz bitik. Çökmek üzere."
"Sen öyle mi sanıyorsun?"
İsmet duraksıyor. Dürüst olmak istiyor. "Paşam... askerler gerçekten yorgun. Yiyecek az. Cephane az. 22 gün hiç durmadan savaştık. İnsanlar ötesinde bir şey bu."
Mustafa Kemal başını sallıyor. "Biliyorum. Haklısın. Ama şu soruyu sor: Biz çöktük mü?"
"Hayır."
"Geri çekildik mi?"
"Hayır."
"O zaman bitik değiliz. Yorgunuz. Ama yenilmedik."
Fevzi Paşa ekliyor: "Paşam, ama yarın Yunanlılar son saldırıyı yapacak. İstihbarat bildiriyor. Tüm güçleriyle gelecekler. Biz dayanabilir miyiz?"
Mustafa Kemal gülümsüyor. Acı bir gülümseme. "Fevzi Paşa, yanlış soru soruyorsun. Soru 'dayanabilir miyiz' değil. Soru 'nasıl kazanırız' olmalı."
"Kazanmak mı?" İsmet şaşkın. "Paşam, nasıl kazanacağız? Sayılar onlardan az. Cephane az. Topçu az. Onlar taze. Biz yorgun."
"Evet. Hepsi doğru. Ama bir şeyin farkında mısınız?" Mustafa Kemal parmağını haritada gezdiriyor. "Yunanlılar BİZİ biliyorlar. Ama biz ONLARI daha iyi biliyoruz."
"Ne demek istiyorsunuz?"
"Yunanlılar ne bekliyor yarın? Bekliyor ki biz savunmaya devam edeceğiz. Siperlerimizde oturacağız. Onların saldırısını karşılayacağız. Ve eninde sonunda çökeceğiz. Bu onların planı."
"Evet. Mantıklı plan."
"Ama ya... biz yapmayız?"
Sessizlik. İsmet ve Fevzi bakışıyor. "Paşam, ne demek istiyorsunuz?"
Mustafa Kemal ayağa kalkıyor. Haritaya yaklaşıyor. Gözleri parlıyor. Yorgunluk gitmiş gibi. "Ya biz savunma yapmazsak? Ya biz... saldırırsak?"
"SALDIRMAK MI?" İsmet inanamıyor. "Paşam, bizim halde saldırı yapmak... intihar gibi."
"Hayır." Mustafa Kemal kararlı. "İntihar değil. Sürpriz. Yunanlılar beklemiyorlar. Onlar hazırlanmış savunmaya karşı saldırmaya. Ama hazır değiller saldırıya karşı savunmaya. Fark var."
Fevzi Paşa düşünüyor. Anlıyor. "Paşam... diyorsunuz ki biz onları şaşırtmalıyız?"
"Aynen. Ama nasıl şaşırtırız? Saldırı gündüz olursa, görürler. Hazırlanırlar. Topçuları bizi vurur. Ama... ya gece olursa?"
"Gece saldırısı mı?"
"Hayır. Gece HAMLESİ. Bu gece askerlerimizi yeniden konumlandırıyoruz. Topçumuzu değiştiriyoruz. Zayıf noktalarımızı güçlendiriyoruz. Ve en önemlisi... bir sürpriz hazırlıyoruz."
"Ne sürprizi?"
Mustafa Kemal parmağını haritada bir noktaya koyuyor. "Mangal Dağı. Burası. Yunan sol kanadı burada. Zayıf. Çünkü bütün güçlerini merkeze yığmışlar. Sol kanat ihmal edilmiş. Bu gece bizim 3 tümen buraya kayıyor. Sessizce. Yunanlılar farketmeyecek. Ve yarın, Yunanlılar merkeze saldırdığında... biz sol kanada saldırıyoruz. Yan ateş. Şaşırtma. Panik."
İsmet hesaplıyor. "Paşam, 3 tümen kaydırmak... bu gece... zor. Çok zor."
Доступные форматы для скачивания:
Скачать видео mp4
-
Информация по загрузке: