Mustafa Doğan Dikmen, Gizem Coşkun & Harun Korkmaz - Gül yüzlülerin şevkine gel nûş edelim mey
Автор: Harun Korkmaz
Загружено: 2019-05-01
Просмотров: 2510
Pera Müzesi Türk Müziği Konserleri - 39
Bestekârı Yanlış Bilinen Eserler (29.04.2018)
Hânendeler: Mustafa Doğan Dikmen, Gizem Coşkun & Harun Korkmaz
Sâzendeler: Osman Nuri Özpekel (Ud)
Aziz Şükrü Özoğuz (Keman)
Gamze Ege Yıldız (Tanbur)
Lütfiye Özer (Kemençe)
Taner Sayacıoğlu (Kanun)
Volkan Ertem (Viyolonsel)
Danışman: Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca
Koordinatör: Sinan Sipahi
Sunucu: Osman Nuri Özpekel
Misafir Solist: Mustafa Doğan Dikmen
Misafir Genç Solistler: Gizem Coşkun & Harun Korkmaz
Günümüzde Beyâtî makamında ve Tab’î Mustafa Efendi’ye âit olarak bilinen bu eser, 17. yüzyılın ortalarından beri araya hiçbir fâsıla girmeksizin icrâ edilegeldiği anlaşılan pek meşhur bir eserdir. Bestelendiği makamın Türkler tarafından târih boyunca çok sevilen bir makam olması, melodisinin akıcılığı, güftesinin rindliği, usûlünün raksân havası bu eseri klasik mûsikînin en sevilen eserlerinden birisi yapmıştır. Böyle olunca güftesi çok fazla kaynağa kaydedilmiş, yer yer güftenin bazı yerleri değiştirilmiş, başka bendler eklenmiştir. Bu arada bestekâr bilgisi de karışıp durmuştur. Eser gözlemlenebildiği kadarıyla ilk defa 1670-1680’ler civarında târih sahnesine çıkmaktadır. Bu güfteye yer veren bilinen ilk kaynak olan Hâfız
Post’un tertib etmiş olduğu mecmûada, eserin sahibi Baba Nevâî olarak gösterilmiştir (1). 1751/1752 târihlerinde tertib edilmiş bulunan gayet hacimli bir fasıl mecmûasında da aynı eser, Baba Nevâî’ye kaydedilmiştir (2). Eserin bir mecmûada Kadrî [A’mâ Kadrî Efendi]’ye (3), bir mecmûada ise Na’lî [Na’lçe Mehmed Efendi]’ye kaydedildiği görülmüştür (3). Ama
bu bilgiler muhtemelen bir karışıklık eseri olmalıdır. Mevcut bilgiler arasında en çok îtimad edilmesi gereken, Baba Nevâî’nin çağdaşı olan Hâfız Post’un verdiği bilgidir. Ayrıca bu eser inceleyebildiğim bütün 17. ve 18. yüzyıl mecmûalarında Beyâtî faslına değil Nevâ faslına
kayıtlıdır. Eser muhtemelen târihî süreç içerisinde lahnî olarak birbirine yakın olan Nevâ makamından Beyâtî makamına dönüşmüştür. Bu durumun izleri eserin kimi nota versiyonlarında kısmen tâkib edilebilmektedir.
Eserin bu video kaydındaki versiyonu Münir Nureddin Selçuk'un icrasından notaya alınmıştır. Güfte ise eldeki en eski mecmualardan istifade edilerek düzenlenmiştir.
(1) İmâmzâde Hâfız Post Mehmed Efendi, Fasıl
Mecmûası, TSMK R 1724, 67b.
(2) Fasıl Mecmûası, İÜK TY 5657.
(3) Fasıl Mecmûası, Millet Kütüphanesi, AEMNZ 736.
(4) Fasıl Mecmûası, tertibi: 18. yüzyılın başları,
Süleymaniye Kütüphanesi, Galata Mevlevîhânesi
koleksiyonu no:151.
Araştırma: Harun Korkmaz
Baba Nevâî (?-?)
Halep’te doğmuş, sonradan İstanbul’a yerleşmiştir. Atrabü’l-Âsâr’da isminin Sultan IV. Mehmed devrinde (1648-1687) şöhret bulduğu kaydedilmektedir. Yine aynı eserde bestekârlığı methedilmekte, eserlerinin mûsikîşinaslarca çok beğenildiği ve onun mûsikî
ilmindeki üstadlığının mûsikî ehlince kabul gördüğü vurgulanmaktadır. Günümüze notası ile ulaşmış olan yegâne eseri bugün Beyâtî makamında olarak anılan, “Gül yüzlülerin şevkine gel nûş edelim mey” mısraı ile başlayan Nevâ makamındaki yürük semâîsidir.
Gül yüzlülerin şevkine gel nûş edelim mey
Iyş eyleyelim yâr ile şimdi demidir hey
Bu savtı okur bülbül gûyâ oluben ney, ne der?
Tâdillere dir tâtene dir tâtenedir ney
****
Meclisde durur cümle ayağ üstüne beyler
İçin içelim deyü komuş başına eller
Bu kavli sürâhî eğilüp sâgara söyler, ne der?
Tâdillere dir tâtene dir tâtenedir ney
***
Meclisde çalındı yine tanbûr ile neyler
Her âşık-ı bî-çârelerin gönlünü eğler
Dâire semâî tutuben ney neye söyler, ne der?
Tâdillere dir tâtene dir tâtenedir ney
***
Çık savmaadan sûfî yine sâgarı doldur
Fevt etme sakın girmez ele mevsim-i güldür
Serv ile çemen birbirine raks idüp eydür, ne der?
Tâdillere dir tâtene dir tâtenedir ney
Açıklaması: Gül yüzlü insanların coşkusuna katılıp içki içelim. Sevgili ile şimdi birlikte olup kendimizden geçme zamanıdır. Bülbül bu şarkıyı söylediğinde kendisini ney zanneder. Mecliste herkes kadeh ile ayakta durur, başına ellerini koyup içerler, Bir söz vardır ki sürahi onu eğilip kadehin kulağına söyler. Mecliste, tanburlar ve neyler çalınarak çâresiz âşıkların gönlüne çâre buldu. Dâire, semâî usûlünü vurdu ve neyler birbiriyle konuşmaya başladı. Ey sofu, ibâdethâneden çık ve içki kadehini doldur. Bu gül mevsimini kaçırma ki bir daha ele
geçiremezsin. Servi ağacı ile yasemin çiçekleri birbirleriyle dans ederek şarkı söylerler.
Ayrıntılı bilgi ve belgeler için bkz: https://www.peramuzesi.org.tr/Images/...
Доступные форматы для скачивания:
Скачать видео mp4
-
Информация по загрузке: