Hatice Sultan Gerçekte Nasıl Öldü? (Osmanlı Sarayının Büyük Sırrı)

O, sadece bir kız kardeş değildi. Bir hanedanlığın canlı simgesi, bir çağın ta kendisiydi – bugün ‘Muhteşem Yüzyıl’ diye andığımız o dönemin. Hatiçe Sultan. Yavuz denilen, yani ‘Sert’ lakaplı, gözüpek Selim’in kızı. Muhteşem Süleyman’ın, Osmanlı İmparatorluğu’nun zirvesine ulaştığı padişahın, ablası. Hayatı; gücün, hanedan evliliklerinin ve saray entrikalarının altın ipliklerinden örülmüştü. Fakat ölümü, tarihçilerin ve senaristlerin beş yüzyıldır dağıtmaya çalıştığı, kalın ve geçirmez bir sis bulutuyla sarılı.
Peki, neden bu hikâye, uzak 16. yüzyılda yaşanmış olmasına rağmen, zihinleri hâlâ meşgul ediyor? Neden ismi dizi, kitap ve tartışmalarda sürekli karşımıza çıkıyor? Cevap basit: Bu, trajedi unsurları taşıyan, mükemmel bir tarihi dedektiflik hikâyesi. Onun figürü, dönemin en güçlü insanlarının çıkarlarının kesiştiği tehlikeli bir kavşakta duruyor. Hemen yanı başında ise kocası, Pargalı İbrahim Paşa, padişahın gözdesi ve sağ kolu… Kendi kaderi de aynı ani ve trajik şekilde sonlanmıştı. Ve bir de gelini, Hürrem Sultan; cariyelikten, padişahın nikâhlı eşliğine yükselen, baş döndürücü yükselişiyle imparatorluğun yüzyıllık törelerini alt üst eden kadın.