Bamteli | Kalp Kasveti ve İnkarcılarla Oturup Kalkma | M. Fethullah Gülen | (2013/02/11)
Автор: HerkulNagme
Загружено: 2013-03-09
Просмотров: 1303
Çay Faslından Hakikat Damlaları:
En İyisini Yapmalı, "Daha Güzeli Olabilirdi" Diye Bakmalı!..
-Yapılması gerekli olan işlerde hiç kusur edilmemeli; irademiz, konum ve imkanlar neler yapmaya müsaitse eksiksiz ortaya konulmalı; sonra da "Galiba bu mevzuda yapılması gerekli olan çok doğru şeyler vardı, ihtimal onlar benim kabiliyetsizliğime, iradesizliğime ve bazı günahlarıma takıldı. Allahım yaptığım küçük şeyleri kabul buyur, yapmam gerekli olduğu halde bana ait bir kısım nakîselere takılıp realize edilemeyen şeylerden dolayı da beni bağışla!.." demeli. Zira, "yaptığım her şey milimi milimine isabetlidir" düşüncesi Firavunâne bir iddiadır. (01:00)
-Cenâb-ı Hak şu ayet-i kerimeyle iyilik ve kötülükler karşısında mü'minlerin nasıl düşünmeleri gerektiğini ifade buyurmuştur:
مَا اَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّٰهِ وَمَا اَصَابَكَ مِنْ سَيِّئَةٍ فَمِنْ نَفْسِكَ
"Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır. Sana ne kötülük gelirse, o da kendindendir." (Nisâ Sûresi, 4/79) (03:35)
-Buhari ve Müslim gibi en muteber kaynaklarda yer alan hadis-i şeriflere göre; Peygamber Efendimiz (aleyhi ekmelüt't-tehâyâ) kendini fuhşa salmış ve benliğini bohemce yaşamaya kaptırmış bir kadının kurtuluşunu anlatırken buyurur ki: "Bir gün çok susamıştı. Dili damağı birbirine yapışmış bir vaziyetteyken bir kuyuya rastladı. Kuyuya inip kana kana içti ve susuzluğunu giderdi. Yukarı çıkınca kuyunun kenarında zor güç nefes alan, susuzluktan dili sarkmış, toprağı yalayan bir köpek gördü. 'Bu da benim gibi çok susamış!' deyip tekrar kuyuya indi, çarığını su ile doldurup onu dişleri arasında tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah Teâlâ bu davranışından dolayı onun günahlarını affetti." (05:22)
-Allah (Tebâreke ve Teâlâ), Kur'an-ı Kerim'de, "Zerre ağırlığınca hayır yapan onun mükafatını alır, zerre kadar şer işleyen de onun cezasını görür." (Zilzâl, 99/7-8) buyurarak, en küçük bir hayır veya şerrin Hak nezdinde kaybolmayacağını ve mutlaka karşılık bulacağını beyan etmiştir. Her iyiliğin bir ağırlığı ve değeri vardır. Onun için onlardan gafil olmamalı, en küçük bir iyilik fırsatı bile zayi edilmemelidir. Aynı husus kötülükler için de geçerlidir. Bazen küçük gibi görülen bir kötülük de insanın hüsrana uğramasına sebebiyet verebilir. Bu hususa da dikkat çeken ve ümmetini ikaz eden Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, "Bir kadın, ölünceye kadar hapsettiği bir kedi yüzünden azâba uğradı. Hayvanı eve hapsetmiş, ona bir şey yedirmemiş, içirmemiş, yerdeki haşereleri yemesine bile izin ve imkan vermemişti. İşte bu sebeple Cehenneme girdi." buyurmuştur. (06:30)
-Allah'ı unutturan ve O'ndan uzaklaştıran nimet, nimet görünümlü bir nikmettir (bela ve afettir); sabra ve Allah'a teveccühe sevk eden nikmetler ise, neticeleri itibariyle birer nimettir. Ekilen birden bin hasat etme, az bir bilgiyle çok hakimâne sözler söyleme, belli pâyeler elde etme, insanların teveccühüne mazhar olma, imkanlar, kuvvetler, tasarruf hak ve salahiyetleri, dediğini yaptırma gücü... gibi nimetleri insan kendisinden bilir ve şımarırsa, onların her biri ayrı bir nikmet halini alır ve insanı felakete sürükler. (08:40)
-Kur'an-ı Kerim, nimetlerle şımarıp küstahlaşan kimselerin âkıbetini şöyle haber vermektedir.
فَلَمَّا نَسُوا مَا ذُكِّرُوا بِه فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ اَبْوَابَ كُلِّ شَيْءٍ حَتّٰى اِذَا فَرِحُوا بِمَا اُوتُوا اَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً فَاِذَا هُمْ مُبْلِسُونَ فَقُطِـعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذينَ ظَلَمُوا وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمينَ
"Derken onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, (önce) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar. Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur." (En'am, 6/44-45) (11:20)
-"Mala, mülke mağrur olma, deme var mı ben gibi / Bir muhalif rüzgâr eser savurur harman gibi." hakikatini gözetmeden yaşayıp nimetlerden dolayı ucub, gurur, kibir ve zulme düşenler sonunda perişan olarak ölüp giderler de arkalarından sadece "Ne kendi etti rahat, ne âleme verdi huzur / Yıkıldı gitti cihândan, dayansın ehl-i kubur" denilir; böylelerine musalla taşındaki "iyi bilirdik" şehadeti ve "fatiha"lar da fayda vermez. (15:55)
Доступные форматы для скачивания:
Скачать видео mp4
-
Информация по загрузке: