Yüceltme Hakaret Eleştiri Üçgeninde Atatürk

Eleştiri şu iki aşırı ucun tam ortasında durur:

i. yergi, hakaret, saldırı.
ii. yüceltme, kutsama, tabulaştırma.

Ne denli yansız olursa olsun her eleştiri yüceltme-kutsama cephesi tarafından bir yergi, bir saldırı olarak algılanır, çünkü herşeyden önce bir yüceltme ve kutsama edimi değildir. buna karşın yergi ve hakaret cephesi tarafından da bir yalakalık, ödün verme, yumuşaklık, hatta kutsamanın bir biçimi olarak görülecektir, çünkü özünde belki yaralayıcıdır ama yok edici bir şiddetten yoksundur.

Atatürk'ü her iki cephenin zaaflarından kaçınmak suretiyle anlayıp yorumlamak bu ülkede çok zordur, çünkü bu ülkede tarafsızlık (duygulanım nesnelerine mesafeli durmak) affedilmez bir suçtur. (taraf olmayan bertaraf olur.)

Oysa anlama ve yorumlama, düşünmenin özü gereği nesnesiyle kendi arasına bir mesafe koyması demektir. bu mesafe, düşünme ediminin en temel ilkesidir.

Bizden istenen şu:

i. düşünme, yalnızca yücelt ve kutsa!
ii. anlama, yalnızca saldır ve hakaret et!

Bu yol ayrımında yığınların elinden bir şey gelmez, kurşun asker olmak kitlelerin yazgısı.

Bizse yalnızca düşünmeyi tercih etmekle bile daha en baştan yığınlarla aramıza mesafe koymayı tercih etmiş oluyoruz.

Not: Söyleşileri sürdürebilmek için desteklerinizi bekliyoruz, lütfen kanalımıza "abone" ve "üye" olmayı unutmayınız!

Katıl butonu için:
   / @ducanecundiogluresmikanal  

Düzenli dersler için:
https://felsefedersleri.com